Analistlere göre, ekonomideki yavaşlamayla birlikte oynaklık artabilir

Küresel piyasalar ABD’de resesyon endişelerinin hızla güçlenmesiyle önceki gün görülen tarihi satış baskısının ardından toparlanma eğilimine girerken, analistler ABD Merkez Bankası (Fed) yetkililerinin açıklamaları sonrasında piyasalarda rahatlama görüldüğünü belirtti.

Piyasalarda risk iştahı artsa da yatırımcıların temkinli davranmayı sürdürebileceğine dikkat çeken analistlere göre, ekonomideki yavaşlamayla birlikte oynaklık da artmaya devam edebilir. Resesyon endişeleri Fed üzerindeki baskıyı artırırken, bankanın eylül ayındaki toplantısından önce faiz oranını düşürmesinin pek olası olmadığı belirtiliyor.

Fed, son toplantısında eylül ayı için faiz indirim sinyali verse de ülkede geçen hafta açıklanan verilerin resesyon endişesini güçlendirmesiyle risk algısı önemli derecede yükseldi. Söz konusu verilerin ardından para piyasalarındaki fiyatlamalarda, Fed’in eylülde politika faizini 50 baz puan indirme ihtimali yüzde 90’ın üzerini görürken, piyasalardaki sert düşüşler Fed’den acil faiz indirimi ihtimalini de gündeme getirmişti. Ancak piyasadaki satışların bankayı 17-18 Eylül’deki toplantısından önce faizleri düşürmeye sevk etmesinin pek mümkün görünmediği belirtiliyor.

“GEREKEN YAPILIR” VURGUSU

Fed’in yakın zamanda acil faiz indirim kararı almasının, ekonominin gidişatına ilişkin endişeleri artırabileceği ve bu nedenle piyasalarda panik yaratabileceği uyarısında bulunuluyor. Bu aşamadan itibaren Fed yetkililerinden gelecek her açıklama daha da önemli hale geldi. San Francisco Fed Başkanı Mary Daly, istihdam piyasasında gerileme yaşanmasını önlemenin son derece önemli olduğunu söyledi. Daly, gerektiğinde faizleri düşürmeye açık olduklarını ve politikanın proaktif olması gerektiğini de ifade etti. Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee de “İstihdam rakamları beklenenden daha zayıf geldi ancak henüz resesyona benzemiyor” dedi. Fed’in acil toplantıya giderek faiz indirimi yapıp yapmayacağı konusunda yorum yapmaktan kaçınan Goolsbee, eğer ekonomide bir bozulma olursa Fed’in onu düzelteceğini vurguladı. Bu açıklamalar, Fed’in Eylül toplantısında 50 baz puan faiz indirimine gideceği yönündeki piyasa beklentilerini desteklerken, vadeli kontratlar Fed’in Eylül’de belirgin faiz indirimine gitmesine %87 ihtimal veriyor.

RESESYON TEHDİTİ ABARTILI

CFRA Yatırım Başstratejisti Sam Stovall yeni bir ayı piyasası beklemediğini, resesyon tehdidinin abartılı olduğuna inandığını söyledi. Stovall, Fed’in doğru pozisyonu aldığına inandıklarını belirterek, “ABD ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 2,8 büyüdü ve 2025’in dördüncü çeyreğine kadar çeyreklik bazda yüzde 2 veya daha fazla artış kaydetmesi bekleniyor. Çekirdek kişisel tüketim harcamalarının (PCE) en erken 2025 sonuna kadar yüzde 2 seviyesine dönmesi beklenmiyor. 1970’lerin sonlarında Fed faiz oranlarını çok hızlı düşürdü ve bu da enflasyonu yeniden alevlendirdi. Aynı hatayı yapmak istemiyorlar” dedi.

Acil faiz indirimi ihtimalini de değerlendiren Stovall, bankadan böyle bir hamle beklemediklerini aktardı. Stovall, “Biz ve Fed ufukta bir durgunluk görmüyoruz, bu nedenle toplantılar arası bir faiz indirimi mevcut piyasa satışına aşırı tepki olur ve durumu daha da kötüleştirebilir” şeklinde konuştu. RBC BlueBay Asset Management Baş Yatırım Sorumlusu Mark Dowding de Fed’in eylül, aralık ve ilk çeyrekte 25 baz puanlık faiz indirimleri yapacağını düşündüklerini kaydederek, “Toplantılar arası faiz indirimi çok olası değil” dedi.

FED’İN SAKİN KALMASI ÖNEMLİ

ING Uluslararası Başekonomisti James Knightley ise “Sistemik risk ortaya çıkmadıkça Fed’in toplantılar arası faiz indirimi yapmasını beklemiyoruz” değerlendirmesini yaptı. Öte yandan “Sahm kuralına” adını veren Eski Fed Ekonomisti Claudia Sahm, Bloomberg’e verdiği röportajda, ABD’nin henüz resesyona girmediğini ancak “rahatsız edici derecede yakın” olduğunu söyledi.

Sahm, piyasaların sert bir şekilde düştüğü bir ortamda Fed’in artan risklere yanıt olarak hemen harekete geçmesinin uygun olmayacağını, böyle bir anda sakin olmanın çok önemli olduğunu kaydetti. ABD ekonomisinin resesyona gireceğine yönelik endişeler, büyük teknoloji şirketlerinin beklentilerin altındaki bilançoları ve jeopolitik endişelerle yatırımcıların riskli varlıklardan uzaklaşmalarıyla gelişmekte olan ülke piyasalarını izleyen MSCI endeksi önceki gün iki yıldan uzun sürenin en kötü performansını kaydetmesinin ardından dün %1.2 yükseldi.

Japonya’da Nikkei endeksi haftanın ilk gününde yaşanan %12 düşüşün ardından dün %11’e yakın artış kaydetti. Japon yeni önceki gün riskten kaçınma eğiliminden ciddi destek bulduktan sonra dün gerilerken, dolardaki toparlanma, gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerinde baskı oluşturmaya devam etti. ABD’deki borsaların ana endeksleri, yatırımcıların önceki günkü kayıpların ardından hisseleri düşük seviyelerden tekrar almaya başlamalarıyla dün yükselişle açıldı. Fed yetkililerinden gelen ılımlı faiz açıklamaları da piyasadaki havayı düzeltti.

MOODY’S/ MARK ZANDİ: EYLÜLDE FAİZİN AGRESİF ŞEKİLDE DÜŞÜRÜLMESİ GEREKİYOR

Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi, istihdam verileri ve Fed’in faiz oranlarını uzun süre çok yüksek tutmasının borsadaki satışın katalizörleri olduğunu kaydetti. Bu düşüşü daha da hızlandıran şeyin ise düzeltmeye açık aşırı değerlenmiş bir borsa olduğunu belirten Zandi, istihdam verilerinin senaryoya uymadığını söyledi.

Zandi, resesyon risklerinin arttığına işaret ederek, “Resesyonu önlemek için Fed’in eylül toplantısında faiz oranlarını agresif bir şekilde düşürmesi ve gelecek yıl bu zamanlarda oranları normalleştirmesi gerekiyor. Büyük olasılıkla Fed uygun şekilde tepki verecek ancak bir başka hata ciddi bir tehdit oluşturur” dedi.

Zandi, “Fed’in eylül toplantısından önce faiz oranlarını düşüreceğini düşünmüyorum. Bu panik ve çaresizlik olarak görülebilir ve yatırımcıların bunu nasıl yorumlayacağı belirsiz. Acil durum faiz indirimleri, piyasalar ve daha geniş finansal sistemin donduğu zamanlar için saklanır. Bu henüz olmadı, en azından şu ana kadar” diye konuştu.

CARRY TRADE ÇÖZÜLMESİNİN SADECE YARISI TAMAMLANDI

ABD’nin önde gelen bankacılık gruplarından JPMorgan’a göre Japon yeninin hala en düşük değerli para birimlerinden biri olması nedeniyle son dönemde yaşanan carry trade işlemlerindeki çözülme devam edebilir. Bankanın küresel döviz stratejisi eş başkanı Arindam Sandilya Bloomberg’e yaptığı açıklamada, “Henüz bitmedi. Carry trade çözülüşü, en azından spekülatif yatırımcılar nezdinde yüzde 50-%60 arasında bir yerde tamamlandı” şeklinde konuştu. Sandilya, portföylerde kısa ve ani hareketin yol açtığı teknik hasarın kolayca geri döndürülemeyeceğini de belirtti.

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir